23 Şubat 2012 Perşembe

Ne İzlemeli? - 2

Selaam! Yeni film alternatifleriyle karşınızdayım. Güneş yüzünü göstermeye başladı gerçi, evde oturup film izlemektense kendimizi sokağa atabiliriz ama bu havalara güven olmaz. :)

Yine 3 film,eskilerden. İşte 1.si



Just Like Heaven - Cennet Gibi bir romantik komedi. Bu filmi daha önce izlemiştim, Nilay'ın tavsiyesiyle yeniden izlemeye karar verdim. Nasılsa bölük pörçük birkaç parça dışında hikayeyi hatırlamıyordum.


"David kendisine bir daire aramaktadır ve daha önce Elizabeth'in yaşadığı yeri kiralar. Oysa birden ortaya çıkan Elizabeth orada hala kendisinin yaşadığını iddaa etmektedir. Ve David Elizabeth'i kendisinden başka kimsenin görmediğini  farkeder."


Çok eğlenceli bir film, izlemediyseniz ya da benim gibi pek hatırlamıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. 



Zaman Yolcusunun Karısı ; değişik bir film. Heyecanla,merakla izletiyor kendisini. Sonu biraz garip bitti gerçi ve de bir parça duygusaldı, duygusal filmlerden kaçıyorum da:)


"Henry kütüphanede çalışan ve kendisinde bulunan genetik bir bozukluk nedeniyle zamanda yolculuk yapan biridir. Bu yolculuklara ne zaman çıkacağını ya da ne zaman dönebileceğini bilmiyordur.Küçük yaşta annesini bir kazada kaybetmiştir,defalarca o ana geri dönüp olaya engel olmaya çalışır.
Bu yolculuklarında küçük bir kız olan Claire ile tanışır. Birbirlerine aşık olurlar. Claire onu uzun yıllar göremese de hayatına kimseyi sokmaz."




Hayalet şehir; birazcık zaman kaybı:) Filmin ilk yarısında çok sıkıldım, özellikle insanları dinlemeye tahammülü olmayan dişçimizin, taramalı tüfek gibi konuşmaları yüreğimi şişirdi, yarıda bıraktım. Ertesi gün sonunu merak ettiğimden dayanamayıp devamını izledim:) Eh,sonu fena değilmiş. 


Bu kadar kötüleyip filmin hikayesini anlatmak olmaz heralde. Ama filmden çıkardığım ders (Bak bak hayat derside çıkarırmış:));
Her ölüm erkendir,geride bir şeyler hep yarım kalır; söylenmemiş sevgi sözcükleri,dilenmemiş özürler...Buna engel olmanın bir yolu var mıdır? 

Hiç yorum yok: