29 Şubat 2012 Çarşamba

Renkli Bir Yazı

Merhaba..!!


Hazır kızım uyurken, ben de bilgisayarımın başındayımm.


Asya fazla bir şey yemediği için ona kek yapıyım dedim,yani galiba..Onu bahane mi ediyorum acaba?:) Beraber enfes olmasını umduğum bir kek yaptık. Beraber dediysem, ben hızla malzemeleri hazırlarken,o mama sandalyesinde bağırıp çığlıklar atıyordu,ben de onu oyalayabilmek için acayip şarkılar söylüyordum. Küçük kurbağadan girdim, cingıl belsden (yazılışa dikkat:) çıktım.:))


İtiraf etmeliyim bu aralar elimde kahve fincanım,yanında kekim keyif saatlerinin hayalini kuruyorum, eeeyy bekar ya da henüz çocuksuz olan hatunlar, duyun sesimi:))


Ve sinema dünyasının en prestijli ödülleri kabul edilen Oscar'lar sahiplerini bulmuş. Evde vakit bulursam film izlemeyi sevdiğim için dikkatimi çekti. Demir Leydi filmiyle Meryl Streep üçüncü kez en iyi kadın oyuncu seçilmiş.




Demir Leydi filmini ben de beğenerek izlemiştim. Ve düşünmüştüm, aslında erkekler kadınların ne kadar çalışmasını istiyor? Ne kadar aktif olmaları onları rahatsız etmez? Bence akşam ondan önce evde olup,evi çocukları, sorunsuz ve şikayetsiz! idare ettiği sürece:) 
Bazen diyorum, kızım güzel yemekler pişirip evi idare etmek konusunda başarılı olsa, daha mı iyi olur acaba?


Bu kadar beyin jimnastiğinden sonra filme dönecek olursak,  Batı'nın ilk kadın hükümet başkanı olan Margaret Thatcher'in hayatını anlatıyor. İktidar ve onun için ödenen bedel...Benim filmde en çok kızıyla olan diyalogları dikkatimi çekmişti. Ülkeyi idare eden bir kadın ve annesini göremeyen mutsuz bir kız çocuğu...


Ve bakmadan geçemediğimiz kırmızı halı görüntüleri:)




İşte kırmızı elbisesiyle Emma stone. Bazen öyle şeyler giyiyorlar ki kendilerini komik duruma düşürüyorlar bence. Bu elbiseyi sade ve şık buldum o yüzden. Emma Stone uzun kırmızı elbisesiyle çok havalı.


 Aslında Serra'dan bekliyordum böyle bir yazı ama tatile gidince vakit bulamadı sanırım. Anlaşılan bu yıl tercihler kırmızı,siyah ve beyaz renklerden yanaymış.
Milla Jovovich; kırmızı halıda Elie Saab beyaz elbisesiyle dikkat çekici. Sade makyajı ve saçıyla çok şık buldum.

Cameron Diaz; elbisesinin rengini tenine yakıştıramadım ama vücut hatları öyle güzel görünüyorki, su gibi dedim resmen.


Ve benden bu kadar:)



28 Şubat 2012 Salı

Cumartesi Gezmesi

Merhaba.! 

Hızlı haftasonumuza devam edelim istedim,hele de dışarıda kar havası varken moral oluyor:)
Cumartesi erkenden evden çıkıp önce Eminönü'nde, sonra Eyüp'te gezip Büyükçekmece'ye annanemize gitmekti niyetimiz. Tabi benim kızım geç yatıp geç kalktığı için, 12'ye doğru ancak evden çıkabildik. 



Feribotla Eminönü'ne geçtik. Siz siz olun arabayla Eminönü'ne gitmeyin ya da daha erken gidin, 5- 6 tane dolu otopark dolaştıktan sonra, Sultanahmet'in arka tarafında birtanesine nihayet park ettik. Kızımı kangurusuyla gezdirdi halası, bebek arabası ve Eminönü'nü düşünemiyorum bile, hele Cumartesi günü.



Tramvayla Beyazıt'a çıkıp Kapalıçarşıya girdik. Tabiki kendimi İpekevi şal almak için Fringe'ye attım. Benim gibi ismini ve yerini karıştırsanız da sorun etmeyin, sorunca tarif ediyorlar.



Oradan geze geze Hayyam Pasajı'na gittik. Veeee nihayet istediğim fotoğraf makinesini aldıııık:) Canon 600D. Güzel fotoğraflar çekmek için sabırsızlanıyorum:)



Bir yerlerde yemek yiyelim dedik pasaj çıkışı. Eşim tutturdu kurufasulye yiyelim, çok meşhur buranınki v.s. Biz de ona uyduk, ben döner aldım, ama ne dönerini ne de fasulyesini beğendim:) Fotoğraflarını çekseydim keşke, bu internetten...






Kızım kucağımızda uyuyakaldı, hava soğudu, Eyüp trafiği de yoğun olunca uğramadan devam ettik. Umreden dönen bir akrabamıza uğradık ve tahmin edin ne olduuu? Kurufasulye pişirmişler:) Neyse ben öğlen yememiştim zaten diyerek aldım bir tabak. Akşama annanemlere geçtik veee ne olduuu? Kurufasulye:)) 


Eşim umuyorum bir daha dışarda kurufasulye diye tutturmaz:))

27 Şubat 2012 Pazartesi

Cuma Gezmesi

Selaaam, yeni bir hafta hepimize hayırlı olsuuun:) 


Bu haftasonu bizim için yoğun ve hızlı geçti. Teyzemizin oğlu Antalya'dan İstanbul'a gezmeye gelince, bu bahaneyle turistik turlar yapmış olduk. 



Cuma günü Bağdat caddesine gittik öğleden sonra, gezdik biraz. Bebek arabasıyla dolaşmaktan en çok keyif aldığım yer, hatta tek keyif aldığım yer:) Engebeler aşmak zorunda kalmadan, dümdüüüz cadde boyu yürüyüş yapmak çok zevkli, herşeyde elinin altında. 



Kahve dünyasına geçtik sonra. Ben bu kez, beyaz çikolatalı mocha aldım.


Güzeldi, yine de daha tatlı, daha sütlü şeyler tercihim.
Eşim benim aksime Kenya usulü sert kahvesini içti, Amerikada olduğu zamanlarda sabah uyanmak için içermiş, tadına bile bakmadım tabikii:)

                                                        
Sonra Üsküdar'a geçtik, kız kulesini seyrettik biraz. Ama kızımız küçük, havada serin olduğu için fazla oyalanmadan Çamlıca tepesine çıktık. Hayret orası daha sıcaktı. Yerli turistimizle orada da fotoğraf çekildik. Akşam yemeğimizi de yedikten sonra evimizin yolunu tuttuk.



Ne giydim;

kazak-hırka mango,
pantolon mavi jeans,
şal armine (ipekevinin yerini tutmuyor ya, bütün gün elim üstündeydi:( )

23 Şubat 2012 Perşembe

Ne İzlemeli? - 2

Selaam! Yeni film alternatifleriyle karşınızdayım. Güneş yüzünü göstermeye başladı gerçi, evde oturup film izlemektense kendimizi sokağa atabiliriz ama bu havalara güven olmaz. :)

Yine 3 film,eskilerden. İşte 1.si



Just Like Heaven - Cennet Gibi bir romantik komedi. Bu filmi daha önce izlemiştim, Nilay'ın tavsiyesiyle yeniden izlemeye karar verdim. Nasılsa bölük pörçük birkaç parça dışında hikayeyi hatırlamıyordum.


"David kendisine bir daire aramaktadır ve daha önce Elizabeth'in yaşadığı yeri kiralar. Oysa birden ortaya çıkan Elizabeth orada hala kendisinin yaşadığını iddaa etmektedir. Ve David Elizabeth'i kendisinden başka kimsenin görmediğini  farkeder."


Çok eğlenceli bir film, izlemediyseniz ya da benim gibi pek hatırlamıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. 



Zaman Yolcusunun Karısı ; değişik bir film. Heyecanla,merakla izletiyor kendisini. Sonu biraz garip bitti gerçi ve de bir parça duygusaldı, duygusal filmlerden kaçıyorum da:)


"Henry kütüphanede çalışan ve kendisinde bulunan genetik bir bozukluk nedeniyle zamanda yolculuk yapan biridir. Bu yolculuklara ne zaman çıkacağını ya da ne zaman dönebileceğini bilmiyordur.Küçük yaşta annesini bir kazada kaybetmiştir,defalarca o ana geri dönüp olaya engel olmaya çalışır.
Bu yolculuklarında küçük bir kız olan Claire ile tanışır. Birbirlerine aşık olurlar. Claire onu uzun yıllar göremese de hayatına kimseyi sokmaz."




Hayalet şehir; birazcık zaman kaybı:) Filmin ilk yarısında çok sıkıldım, özellikle insanları dinlemeye tahammülü olmayan dişçimizin, taramalı tüfek gibi konuşmaları yüreğimi şişirdi, yarıda bıraktım. Ertesi gün sonunu merak ettiğimden dayanamayıp devamını izledim:) Eh,sonu fena değilmiş. 


Bu kadar kötüleyip filmin hikayesini anlatmak olmaz heralde. Ama filmden çıkardığım ders (Bak bak hayat derside çıkarırmış:));
Her ölüm erkendir,geride bir şeyler hep yarım kalır; söylenmemiş sevgi sözcükleri,dilenmemiş özürler...Buna engel olmanın bir yolu var mıdır? 

13 Şubat 2012 Pazartesi

Bütün Kızlar Toplandık

Cumartesi Tuba Özçelik Photography'nin düzenlediği kahvaltıdaydık Üsküdar'da. Önceki gün kar yağıyordu, gece kızımın bir türlü çıkmayan yeni dişlerinin sancısı ikimizi de uyutmadı. Tüm engellere rağmen yılmadım:) Arkadaşlarla dışarı çıkıp, kendi başıma birşeyler yapmayalı o kadar uzun zaman olduki, bu fırsatı kaçırmak istemedim.


Kelebeklerle dolu bir masa:) Kahvaltı çok güzel geçti,yeni insanlar tanımak zevkli. Eşimin kahvaltı öncesi anneme yaptığı yorumlar ise çok eğlenceliydi.

- "Anne bu karda kimse gelmez, tek başına kahvaltı yapıp dönecek",

-"Tanımadığı kişilerle buluşuyor anne,böbreklerini çalcaklar" :)))))

Ben hatırladıkça gülüyorum:)



Uzun bir masa ve rengarenk şallar, karşı masadaki turist kızlarımızın da dikkatini çekmiş, onlar da muhabbete dahil oldular bir ara.


Saliha Merve çok fotojenik ve neşeli bir kız, seni mavili diye kodladım unutmam artık:) Esma, enerjine ve azmine hayran oldum, belki yeni bir üniversiteyle darısı başıma:)
Ahsen ve Hanife çok hoş ve kesinlikle benden hızlı iki bayan:) Girişimci ruhlu tatlı arkadaşımız Vera Şal Tuba:) ve bloggerlarımızdan sevgili Feyza.



Sonradan gelenler oldu, fazla sohbet etme imkanı bulamadıklarımız oldu, hepinizle tanıştığıma ve böbreklerimi çalmadığınıza çook memnun olduuuum:)) Organizasyon için Tuba'ya teşekkürü bir borç bilirim.



Yeniden görüşmek dileğiyle.!!

10 Şubat 2012 Cuma

Ne İzlemeli?

Ne zaman "Hazır kızım uyudu, şööyle güzel bir film izlesek diye düşünsem, uzuun bir süre film aramakla geçer, bazen istediğim gibi bir film de bulamam,siteler arası dolan dur. Siz de benim gibi bu dertten muzdaripseniz, en azından kesinlikle izlenmeli, keyifli, izlenebilir...v.s dediğimiz filmleri paylaşabiliriz.






Geçen gün yine güzel bir film arayışındaydık,"Aşk Tesadüfleri Sever" filmini izledik,daha önce izlememiştim. Genelde dram izlemek istemem melankolik bir havaya girmeyeyim diye ama, bu film güzeldi, keyifle izledik. Çok dramatik sahnelerde "Amaaan canım sadece bir film" diye hatırlatın kendinize benim gibi, fazla kaptırmayın:))




Sevgililer Günü (Valentine's Day) filmi bir romantik komedi. Farklı aşk hikayelerini ve aralarındaki ilişkileri anlatıyor. Eh yaklaşan sevgililer gününün anlam ve önemi adına izleyebilirsiniz:)) Eğlenceli, hoş bir film. Benim gibi, "Bu filmi bir yerden hatırlıyorum" düşüncesindeyseniz, televizyonda izlemiş olabilirsiniz, bilginize:)





Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in "Kağıt" filmi, halkına hizmet için var olan devletin çoğu zaman hizmet yerine insanları nasıl süründürdüğünü anlatıyor. Siz de muhakkak karşılaşmışsınızdır, bugün git yarın gel diyen ya da siz işinizi yaptırmak için beklerken önce yanındaki arkadaşıyla bir güzel muhabbetini edip,sonra size dönen memurlarla.Gülmeme gerek yok güzel bir film olsun diyorsanız, güzel ülkemizde yaşanan acayiplikler Sinan Çetin farkıyla bu filmde.